18 Ekim 2011 Salı

FAST FOOD HAYATLAR

     Bazıları sansasyonel hayatlara sahip benim tabirimle.Sürekli bir atraksiyonlar efendime söyliyim inişler,çıkışlar,şok edici itiraflar,yalanlar,dolanlar,oyunlar,entrikalarla çevrili etrafları.Benim böyle bir dünyam olmadı pek.Zaman zaman ben de fırtınalar geçirdim dalgalı okyanuslarda ama elbet kıyıya vardım.Öyle ya da böyle..Bazen neden hep aynı insanların başlarında bu flaş flaş haberler diye düşünüyorum?Risk alabilen insanlar galiba bunlar,karmaşadan korkmayan,garantici olmayan,farklı bir cesaretleri olan insanlar.''Aman şimdi başım ağrımasın''cı olmayanlardan.Mı acaba?Tam bilemiyorum.Ama emin olduğum bir şey var ki,bu kişiler artık o kadar alışmış ki bu hengameye hayatları biraz aksiyonsuz,olaysız kısaca monoton geçmeye başlamasın hemen kendilerine bir heyecan çıkartmak istiyorlar.Sıkılıyolar,sevmiyorlar bu hallerini.
     
    Bu imrenilecek bir şey değil bence.Kim fast food tarzı bir yemek olmak ister ki?Şöyle ateşte pişmiş,közle kavrulmuş kebap varken?:) Bana yüzeysel geliyorlar,ilişkilerinde bile aşık olmuyorlar.Azcık bir şeyler hissetmek bir ilişkiye başlamak için yeterli olabiliyor.Bunu anlamam imkansız!Ben mi yanlışım diye düşünüyorum bazen,yani böyle davranmak hayatı daha mı kolaylaştırır,oyunu kuralına göre oynamak bu mudur,ben fazla mı safım diye?Cevap ne olursa olsun asla onlar gibi olamam.Ben kör kütük aşık olanlardanım.Öbür türlüsüne şans vermiyorum,olasılık vermiyorum.Aşkı da acısını da delici bir şekilde yaşayanlardanım,belki enayilik ama başka türlüsünü düşünemiyorum.Tutkusuz hiç bir şeyin tadı yok,yemek yemenin bile.Beni biri böyle sevsin istiyorum,fast food yer gibi değil,mis gibi kokusunu duya duya,tadına vara vara en sevdiği yemeği yer gibi.

                                  

16 Ekim 2011 Pazar

HAFTASONU YAZISI



    Güneşi seviyorum ben.Çok seviyorum.Havaların soğuduğu,güneşin yüzünü göstermeye nazlandığı bu dönem hiç benlik değil.Bana kalsa hep yaz olsun,hep güneşin sıcaklığını hissediyim,gökyüzü aydınlık,uzansan tutacakmışsın gibi olsun.Karanlık gökyüzü resmen enerjimi emiyor,bir insan bu kadar mı etkilenir ya?O gün resmen hiç ama hiiç bir şey yapasım gelmiyor.Hep bir miskinlik hali.Yapmam gereken işleri hep böyle günlerde askıya alıyorum,ister istemez...

         Hele bir de şimdi bademciklerim isyan bayraklarını çekmeye hazırlanıyor yine of off.Ama hasta olmamam lazım,hayır.Bir sürü işim var.Hali hazırda nur topu gibi bir tez konum var,vermem gereken derslerim,yükseklisans durumum var-eğer karar verebilirsem-.Bu dönem nadas.

        İki gündür akşamları canım saçma sapan şeyler çekiyor.Aş erer gibi ahahahh dün gece acayip derecede çilek yemek istedim mesela ki normalde tek başına çilek çok aradığım bir meyve değil.Amaaa tatlılarla beraber olunca beni delirten bir şey,özellikle çikolatayla.Enfes!


                                                

      Bu akşam ise benim sevgili canım şöyle kallavi bir hamburger çekti :) Hayır sınav haftası da değil ki beynim cıvataları yaksın.Allah'tan istediklerim hemen elimin altında olabilecek şeyler değil,yoksa halim haraptı valla.Açken gözüm hiçbir şeyi görmez.


            Bugünü tam bir pazar gibi yaşadım.Tembel,miskin,yatmak için sıcak yer arayan kediler gibi.İskender'i okuyorum niyeyse bu sefer Elif Şafak'ın bir kitabı bende çok merak duygusu uyandırmıyor okurken.Ama sanki sonunda bombayı patlatacakmış gibi bir his var içimde.Çok okunacak kitap,izlenecek film var.Zaman yok,ya da biraz daha az uyumalı.Bunun için de hava soğuk bile olsa güneş ortalara çıkmalı.Yoksa bu Londra havaları beni yataktan zor çıkartır.

6 Ekim 2011 Perşembe

BANA LÜKSLERİMİ VERİN İHTİYAÇLARIM OLMADAN DA YAŞARIM

  Mimlendiiim!:) Daha mim'in ne demek olduğunu tam kavrayamadan hem de..Sevgili muffin beni mimlemiş.(muffin sen çok yaşa e mi!:) Konumuz ise hayattaki lükslerimiz...
 
  Oscar Wilde'ın başlığımı oluşturan sözünü her zaman çok sevmişimdir.Evet lüks önemlidir.Severim.Hatta çok severim!Aslan burcu kadının en başta gelen özelliği değil mi ben de tipik ötesi bir aslan burcu değil miyim?E tamam işte:)Ama şöyle bir düşününce aslında lüks kavramının tamamen kişiye özel olduğuna karar verdim.Yani biri için çok güzel bi yata sahip olmak lüksken,başka biri için de o akşam karnını doyurabilmek bir lükstür.Hatta bazıları için görebilmek,konuşabilmek,duyabilmek büyük bir lüks!
 
Böyle düşününce bütün her şeyi bir kenara atıp ne kadar şükretsem az diyor insan.Ama sonra unutuyoruz,daha sonra belki yine bir yerde hatırlıyoruz bu böyle gelip gidiyor..Kendi açımdan düşündüğümde ise bugün benim için en büyük lüks istediğim gibi zamanı kullandığım anlar olabilir.Bir şeyleri yapmaya mecbur olmadığım anlar.Özetle ''kafama göre'' takıldığım anlar.Bugün için bu böyle,gelecekte ne yönde değişir lükslerim acaba?Yatlar,katlar,Miami ler,Hawai ler canlandı hemen kafamda.Napalım hep bu gezegenlerin suçu..:)

2 Ekim 2011 Pazar

BİR BLOGZEDE DOĞDU

  Dünden beri saatlerimi verdim istediğim gibi bir blog oluşturabileyim diye,ı ıh yok cidden çok beceriksizim.Yapamadım ya olmadı ,yani bir şey ortaya çıktı işte de mm ne bileyim tam öyle olmadı işte.Tam istediğim gibi..Hiçbir zaman herhangi bir şeyi dizayn etme konusunda beceri sahibi olamadım zaten,hatta sims oynarken bile ev yapmaktan nefret ettiğim için hazır bir eve konup hemen simslerimi hayata attım.Demek ki bana ''Şu hayatta en son seçeceğiniz meslek ne olurdu;?'' diye sorsalar mimar,iç mimar özetle tasarımcı demem en mantıklsı olur.Bir de normalde böyle şeyleri kızlar sever,ilgilenir.Öyle moda dergisiymiş yok hadi kıyafetlerimizi,aksesuarlarımızı kendimiz tasarlıyalımmış falan ohoo hiç bana göre şeyler değil.Dahası ben alışveriş yapmayı bile işkence gibi gören bir kızım!Ohannesburger sesleri burda yükselebilir,izin veriyorum.
  Aslında blog açma fikrine de şu zamana kadar hiç yanaşmamıştım ki onca arkadaşımın ''Kızım sen blog açsana yaa'' ''Blog aaaaaçç!'' ''Lan sen blog açsan kısa zamanda fenomen olursun,çok ciddiyim'' tarzı gazlamalarına rağmen...Çünkü ben düzenli bir şekilde yazabileceğimi düşünmüyorum,günlük denemelerim ''aylık''denemeler haline geldiğinde bunu kavradım.Hatta yurtdışında yaşadığım altı aylık zaman diliminde kendime bu sefer düzenli bir şekilde yazıcam diye söz verdim,yine olmadı.Şimdi ne değişti diyorsan(yazar aslında burda kime seslendiğini bilmiyor ama olsun)şimdi hayatımda yenilikLER istediğim bir dönem.Sanki kış uykusundan uyanıyormuş gibi hissettiğim bir dönem.Bu yüzdendir ki görünüşte küçük ama etkisi büyük olabilecek şeylere izin veriyorum bu dönem.Belki uzun soluklu olmayacak ama en azından deneyeceğim ve şimdilik beni tanıyan kimseye bu blogdan bahsetmeyeceğim.Çok güzel yazılar varmış bu alemde,tamımasam da kendimi yakın hissettiğim,sıcacık diye tasvirleyebileceğim insanlar varmış.Eğer herhangi bir şekilde bu sayfaya yolları düşer de ''beni'' okurlarsa umarım onlar da öyle hisseder ve ben belki de blogzede olmaktan kurtulurum :)